DUVAR YAZISI EDEBİYAT KAYINTISI XXXIX

Görülmüştür kullanıcısının resmi
"Tarihte Kahine denen kadının adı Kusayra’dır. Berberi halkının önderi ve Kahine’siydi. O, M.S. 690’larda Berberi coğrafyasını işgal etmiş Araplara karşı ayaklanmayı örgütlemişti. Ne yazık, sonradan yenilip tutsak alınmıştır. 701 tarihinde de vahşice katledilecekti. Berberi halkının kahramanı, önderi ve Kahinesi’nin başkaldırısının unutturulması için Arapların cinsiyetçi yaftalamaları ve kötülemeleri gırla olmuştur. Cebelitarık Aşıkları da tarihi Kahine nezdinde çarpıtmıştır…"

 
DUVAR YAZISI EDEBİYAT KAYINTISI
 XXXIX
 
Madde 381: Son Bakışta Aşk’ta Benjamin; “Romanın önemi, başkasının kaderini belki de öğretici bir biçimde bize sunmasında değildir,… O içimizi ısıtır; kendi kaderimizden asla sağlayamayacağımız, bir yabancının kaderini tüketmiş olan alevin verdiği sıcaklıkla. Okuru romana çeken, ürpertilerle dolu hayatını okuduğu bir ölümle ısıtma umududur.” der.
 
Madde 382: 1978 tarihinde verdiği bir konferansta, R. Barthes şöyle bir saptama yapar:
“Deneme, tür olarak, “Bu nedir?”, “Bu ne demektir?”in yanıtını arar. Roman ise tersine, “Bu söylediğim şeyin ardından ne gelebilir?” ya da “Anlattığım hikaye, olay neyi doğrulayabilir?” sorusunu yanıtlamaya çalışır. Barthes, Roman Jakobson’un metafor ve düzdeğişmece (metonimi) karşıtlığına dayanmıştır. Denemeyi metafor’un alanına, romanı da metonimi’nin alanına yerleşmiştir.
 
Madde 383: Dominique Baudis’in tarihi roman olarak adlandırılan Cebelitarık Aşıkları’nda (Can Yay.) Kahine’den bahsedilir. “Kahine’nin arkasından dağlardan akın akın iniyorlar ve sürü hayvanlarını ellerinden alıyorlardı. Sonra da, geldikleri gibi dağlara dönüp gözden kayboluyorlardı…”
 
Madde 384: Bunun dışında, kitap, Kahine’yi ve kurgulanmış kızı Florinda’nın cinselliği silah olarak kullandıklarını belirtir. Ön plana çıkarılan cinsellikle kadını, Kahine’yi karalar Baudis. Bir kadının halkını yönetmesi ve direnişte önderlik etmesi dün olduğu gibi bugün de görünmez kılınmak istenir. Onun için türlü yalanlarla yaftalamaktan çekinmezler.
 
Madde 385: Tarihte Kahine denen kadının adı Kusayra’dır. Berberi halkının önderi ve Kahine’siydi. O, M.S. 690’larda Berberi coğrafyasını işgal etmiş Araplara karşı ayaklanmayı örgütlemişti. Ne yazık, sonradan yenilip tutsak alınmıştır. 701 tarihinde de vahşice katledilecekti. Berberi halkının kahramanı, önderi ve Kahinesi’nin başkaldırısının unutturulması için Arapların cinsiyetçi yaftalamaları ve kötülemeleri gırla olmuştur. Cebelitarık Aşıkları da tarihi Kahine nezdinde çarpıtmıştır…
 
Madde 386: Kimileri ısrarla edebi eserlerde ideolojik, siyasal amaçlardan kaçınılması gerektiğini söyler ve bunu norm haline getirmek isterler. Siyasi saiklerle kotarılmış verimlerin sanatsal değerinin olamayacağı nakaratını cıvıldarlar. İdeolojik ve siyasal amaçların varlığı sanatsal boyutu düşürmez. Aslolan estetik ifadenin yansımasıdır. G. Orwell, sanatın siyasetle hiçbir ilişkisinin olmamasının bile siyasal olduğunu belirtmiştir.
 
Madde 387: G. Orwell şöyle der: “Geçmişteki yapıtlarıma baktığımda, siyasal bir amaçtan yoksun olduğum her durumda, cansız kitaplar yazdığımı, dokunaklı bölümlerin gösterisine kapıldığımı, anlamsız tümceler, süslü nitelemeler kullandığımı ve yapıtı genel olarak ipe sapa gelmez şeylerle doldurduğumu görüyorum.” Siyasal bir amaçtan yoksunluğun verimlere olumsuz etkide bulunmasının örneğini Orwell’de buluruz.
 
Madde 388: Eugène Ionesco yazma hakkında şöyle yanıt verir: “Niçin yazıyorsunuz?” yazarlara sık sık sorulan bir sorudur. Yazarın bunu soranlara vereceği karşılık, “Sizin bilmeniz gerek”, olabilir. Sizin bilmeniz gerek, çünkü yazdıklarımızı siz okuyorsunuz ve okuduğunuza, okumaya devam ettiğinize göre, onlarda sağlam bir yan, bir beslenme yolu, gereksindiğinizi karşılayan bir şey buluyor olmalısınız.” Ionesco devamla: “Neden bu gereksinmeyi duyuyorsunuz ve biz sizleri ne bakımdan doyuruyoruz, diye sorabilir miyim ben de?” diye sorar…
 
Madde 389: 19. yüzyılın ortalarına değin, edebi miras bağlamında, Antikçağ’da yazılmış iki temel kitaba başvurulurdu. İlki Ovidius’un Metamorfozlar’ı iken, ikincisi de insanın kültürlerin mirasları gün yüzüne çıktıkça –Gılgamış Destanı gibi- insanlığın ufku ve başvuru kaynakları enginleşmiştir.
 
Madde 390: V.S. Naipaul’dan bir alıntı: “Bir yazarın iletmeye çalıştığı bilgi ya da deneyim toplumsal ve duygusaldır; bu deneyimi işlemek, yaşadıklarını anlamak zaman alır, insan hayatının önemli bir bölümünü götürür; demek ki deneyimin doğasının yanlış biçimler yüzünden kaybolmaması, sulandırılmaması büyük dikkat ve incelik gerektirir. Başka insanların biçimleri başka insanların düşüncelerine hizmet etmiştir.”
Devam edecek!
Ayhan KAVAK
Ereğli Yüksek Güvenlikli Hapishanesi  B-1-18
Ereğli / KONYA
 
DEVAM EDECEK

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...