Sanat(Çı) İle Soru(N)Ları[*]
sanat ve düşüncedir.
Yaşamaya değer tek şey
hayal gücüdür.”[1]
sanat ve düşüncedir.
Yaşamaya değer tek şey
hayal gücüdür.”[1]
Çoğu zaman kötülüğü baş tacı edip,
iyiliği çılgınlık sayan dünyada.”[1]
Boris Vian, “Bağışlamanın en iyi yolu, unutmaktır,” demiş olabilir; ama biz Susan Sontag’ın, “Anlamak hatırlamaktan daha önemlidir ama anlamak için önce hatırlamak gerekir,” saptamasına değer verip, asla unutmayanlardanız.
Unutmak mı? Hayır!
Neden unuttu(ruldu)k? Nasıl unutturdular? Neden hatırla(t)mak istemiyorlar?
Tüm bu ve benzeri soru(n)ların yanıtlarına, hatırlayarak başlayabiliriz!
Ve hayatta en büyük zenginlik böyle dostlara sahip olmaktır.
Dostlar vardır, iyi bir öğretmen gibi, nasıl sorulacağını öğretir.
Dostlar vardır, dağ gibi vakur; toprak kadar bereketli ve mert...
Dostlar vardır; ney gibi hüzünlü, saz gibi asi; şiir kadar büyük...
Dostlar vardır türkü gibi; her zaman söylenmeseler de her daim içinde taşır sevdasını; yangınını bulaştırır bir gönülden diğerine...
onları yaşamadan
çok önce tercih ederiz.”[1]
Düşünce ve davranış birliğinin somut hâlidir Onlar ve “Kutup Yıldızı”, “Çoban Ateşi” diye anılırlar…
Arundhati Roy’un, “Bazen bir kişinin bile kararlılığı, kararsız bir kalabalığı yıldırabilir,” dediklerindendir; yol gösterir, yolu açar Onlar.
Büyük bir yangının kıvılcımıdırlar. Bu uğurda Wilhelm Reich gibi, “Haklısın, iyimserim, yüreğim, kişiliğim gelecek umuduyla dolu,” diyerek bedel ödeyip, acı çektikleri doğrudur.
yalnızlık ile saf tutma arasında
bir yerde durur.”[1]
Aydın ya da entelektüel, emek mücadelesinin önemli nirengi noktalarından birisidir. Elbette “eğitenlerin eğitilmesi” ilkesi “es” geçilmeden; yani “Aydınlar bilir, fakat kitleler hisseder,” ikazını unutmadan Antonio Gramsci’nin…
Çünkü “Her zaman, halk ile aydınlar, halk ile kültür arasında bir mesafe olmuştur.”[2]
Jean Baudrillard’ın ifadesiyle, “Bilginin sürekli arttığı ama gerçeği görmenin sürekli azaldığı bir dünyada yaşıyor”ken; edebiyatın unutul(a)mayan yazar(lar)ından söz etmek büyük önem kazanıyor.