Eski Dünya Uygarlıklarında İnsan
Bilim insanlarının bu adlandırmayı yapmalarındaki mantık, şu gerçeklere dayanıyor.
Bilim insanlarının bu adlandırmayı yapmalarındaki mantık, şu gerçeklere dayanıyor.
Doğa, çevre, insanlık; dinsel uydurma hikayeler, yalancı politik kültür, doyumsuzluk, görgüsüzlük, sınırsızlık, lükse düşkünlük ve gereksiz araç gereçlerle, yaşam düşünülenden daha fazla kirletilmiştir. Sıralanan kirlilikleri çoğu bireyler kabul etse de günlük yaşamda bunlardan uzak durulmaması, samimiyetsizlik ve iradesizliğin en açık göstergesidir.
FAŞİZM VE KÜLTÜR… *
Alevilikte Pirliğin ne olduğunu, Aleviliğin hangi kültürden nasıl şekillendiğini tarihsel kaynaklarıyla, bir önceki makalede vermiştik. Bu hafta siyasi inançsal, tarihsel, felsefi açıdan, Alevi örgütlenmesinin önündeki engelleri inceledik.
PİR veya PİRLİK: Öngörü, yetenek, bilgi, kültür ve birikime sahip olup, en ufak noktada kendisini halktan farklı görmeden, bir hırka bir lokma kültürüyle yaşayıp, toplumun ileriye gitmesini sağlayan kişidir. Bu karakteristik özellikleri taşımayan ya da haiz olmayan, kişi veya kişiler asla pir olamazlar.
Siyasette böyle bir gerçeklik varken, dini ya da seküler siyasi düşüncelerin arkasından giden halklar, daha çok siyaset dışı mantıkta ısrar edip, her türlü savaşın yolunu açmakta bir sakınca görmemişlerdir. Ve siyasetin aktörlerine öyle bir bağlılık gösterirler ki, sanki tercih ettiği siyaset iş başına gelince tüm dertler bitecek.
her türlü insanlık dışı vahşiliğe sahip insanı, Âdem Havva masalıyla her şeyi bilen, düşünen üstün insan gösterdiler. Ve modern insan buna inanarak yaşam kültürünü şekillendirdi. Halbuki insanların anaatası Homo Sapienler, Neolitik Çağ’a kadar hayvanlar gibi tamamen içgüdüsel egoyla yaşadı. Neolitikle biraz insanileşme gerçekleşirken fazla uzun sürmeden, Sümerlerle yeniden yarı düşünen süperegoist hayvanlık, tüm dünyaya hâkim kılındı. İşte modern insanların büyük çoğunluğu, bu iğrenç tarihleriyle yüzleşmekten hep korktuğundan okuyup örenmek istemiyor.
SATMALARA KARŞI
“Hareket etmeyenler zincirlerini fark etmezler” (Rosa Luxemburg)