Hapishanede Geri Dönüşüm Malzemeleri ile Sanat

Görülmüştür kullanıcısının resmi
"Size telefon kartlarına yapılmış birkaç resim ve minyatür şövalyeler gönderdim. Şimdiye kadar elinize geçmiştir diye düşünüyorum. Şu an için toplamda otuz civarında olan bu özgün çalışmalarımın birkaç örneğini sizinle de paylaşmak istedim. İmkansızlıklar içinde kendi yarattığım imkanlar dahilinde yaptığım bu çalışma her bakımdan özgün. Dahası benden önce böylesi bir fikre ulaşıp yapanlar oldu mu bilmiyorum. Gerçi milimetrik ebatta nesnelere dahi resim yapanlar var ama her çalışmanın fikirsel özgünlüğü vardır mutlaka. Benim çalışmamı özgün kılan kullandığım tuval ve minyatür şövalye olması yanında boyu dışındaki bütün malzemelerin geri dönüşüm olması-tuval olarak boşalan telefon kartlarını kullanıyorum. Şövalye malzemesi ile dondurma çubukları ve yemekte nadiren birkaç kez verdikleri çöp şiş (yemeğin adını unuttum iyi mi:) türü bir yemekten arta kalanları kullandım..." Resul KOCATÜRK F Tipi Hapishane C-10 Hacılar/KIRIKKALE

 
Merhaba
Buralarda Bozkır’ın ayaz mevsimi başladı. Kızılırmak’ın hemen yakınında taş eksen yeşerecek denli verimli toprakların orta yerine hançer gibi saplanmış beton yığını içerisinde son yaz’ın kış’ı müjdeleyen ayazını hissetmeye başladık. Böyle olunca günden güne kürklerimiz de kalınlaşıyor. Omuzlarımıza çöken ağırlığı da cabası! Yaşamım boyunca hiç mi hiç sevemedim kat kat giyinip kuşanmayı. Galiba “ayı” cinsinden değilim ben! Daha çok komünal toplumda doğal kürkleriyle yaşayan ilk atalarımıza yakınım! Hatta bizum hamsi paluğu cinsine daha yakınım sanki (!) Vesselam doğalı seviyorum. Dolayısıyla şimdiden Sevgilim Bahar’ı özledim bile! Nasıl özlemem?! Karşılıksız çıkarsız seviyoruz birbirimizi! Çok güçlü o! Ne kat kat labirent duvarlar tel örgüler demir kapılar, ne de silahlar bombalar militaristler durduramıyor onu. O muhteşem elleriyle yanaklarımı okşamasını, yaşam veren nefesiyle saçlarımı dağıtmasını engelleyemiyor…
(...)
size telefon kartlarına yapılmış birkaç resim ve minyatür şövalyeler gönderdim. Şimdiye kadar elinize geçmiştir diye düşünüyorum. Şu an için toplamda otuz civarında olan bu özgün çalışmalarımın birkaç örneğini sizinle de paylaşmak istedim. İmkansızlıklar içinde kendi yarattığım imkanlar dahilinde yaptığım bu çalışma her bakımdan özgün. Dahası benden önce böylesi bir fikre ulaşıp yapanlar oldu mu bilmiyorum. Gerçi milimetrik ebatta nesnelere dahi resim yapanlar var ama her çalışmanın fikirsel özgünlüğü vardır mutlaka. Benim çalışmamı özgün kılan kullandığım tuval ve minyatür şövalye olması yanında boyu dışındaki bütün malzemelerin geri dönüşüm olması-tuval olarak boşalan telefon kartlarını kullanıyorum. Şövalye malzemesi ile dondurma çubukları ve yemekte nadiren birkaç kez verdikleri çöp şiş (yemeğin adını unuttum iyi mi:) türü bir yemekten arta kalanları kullandım. Maalesef yeterince malzemeye ulaşma olanağım olmadığından şövalye üretimim sınırlı oldu. Dışarıda kolayca üretilebilir tabi. Üretilme koşullarını ne sen sor ne de ben diyeyim! “İhtiyaçlar keşfin anasıdır” ne de olsa değil mi? Fikrin oluşması da dahil tüm üretim süreci esaslı bir öykü konusu aslında! Bu özgün çalışmam hakkındaki görüşlerinizi paylaşırsanız çok mutlu olurum. Resim çalışmalarım bunlarla sınırlı değil tabi. Yağlıboya, suluboya, karakalem üzerine de çalışmalar yaptım zaman zaman. Pandemi süreciyle birlikte aksadı uzun süre. Yeni yeni koşullar tekrar oluşuyor.
Şu an saat gecenin yarısına dayandı ve gün benim için olağanın ötesinde hareketliydi. Hatta verimliydi de denilebilir. Sabah 7.00 gibi kalktık ve kahvaltı vs. sabah işlerini havalandırma kapısı açılıncaya kadar (08.00 de acıkıyor ve sayım alınıyor aynı anda) bitirdik. Yarım saat voltadan sonra 10.00’a kadar okumalar yaptım. On kahvesi ardından haftalık hücre temizliğini (baştan aşağı yıkama, toz alma vb.) bitirdik ve öğlene kadar kalan zamanı yazarak geçirdim. Öğlen sonrası ekstradan revir araya girdi ve ardından spordu, duştu ve biraz bağlama tıngırdatmaydı derken havalandırma kapıları kapanmadan önce (19.00 gibi kapanıyor) yoldaşlara ve komşularımıza semaver tostu bile yaptım:) Edirne F’den Antalya S-Tipine sürgün götürülen Suat yoldaşıma faks yazdım.
Sevgilerimle
Resul KOCATÜRK
F Tipi Hapishane C-10
Hacılar/KIRIKKALE
 

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...