DUVAR YAZISI EDEBİYAT KAYINTISI VII

Görülmüştür kullanıcısının resmi
“Bir şairden öte, edebiyat kuramı, drama, sinema vd. disiplinlerde de eser veren komple bir sanatçıydı Salih Bolat. Onu 13 Şubat 2022’de corona illetinden kaybettik. Bir şiirinde, “Bilmediğin bir yola çıkarsan eğer, sakın vazgeçme; göğü, kırları ve denizi yanına al.”demişti. Evet, Bolat da aldı yanına göğü, kırları ve denizi. Aldı ve apansız ayrıldı. Gidişiyle daha bir çoraklaştı dünyamız. “ AYHAN KAVAK Tarsus 2 Nolu T Tipi Hapishanesi A-17. Tarsus/MERSİN

 
 
Madde 61: Peter Weiss’ın “Direnmenin Estetiği” adlı romanında yer alır: “… Gerçeğin temsilcileri, ya sürgündeler ya da cezaevinde, iktidardakilere düşüncelerini açıkça söyleme cesareti gösterenlerse bunun bedelini hayatlarıyla ödüyorlar. Yukarıdakilerden kopmaya başladığından beri sanatçının payına düşenler hapis ve işkence, çalışma yasağı, kaçma, sürgün ve ateşe atma, diyerek devam etti sözlerine… [Heillman]” Dünyanın bir başka zaman ve mekanında söylenen bu sözün geçerliliğini halen sürdürmesi ne hazindir. Bu topraklarda dünün yaşanmışlığı hızından bir şey kaybetmeden bugün de yaşanmakta…
Madde 62: Edebiyat dallarında her yıl birçok yarışma yapılmakta. Hakkaniyet ölçüleri zedelenmediği sürece geliştirici de olabilir. Fakat o ödüllü yarışmaların seçici kurullarının başka kimse yokmuş gibi jüriyi tapulamaları sorun teşkil eder. Adeta ‘kadrolu eleman’ pozisyonundalar. Her yerde boy gösteren jüri üyeleri kendi beğenileri ölçüsünde karar aldıkları gibi ‘eş-dost-ahbap’larını ödüllendirmeye meyyaldirler. Edebiyatın tek-tipleştirilmeye, çoraklaştırılmaya doğru evrilmesinde bu jüri üyelerinin de payı vardır. Bana siyasi iktidarın TV’deki tartışma programlarına konumladığı, ‘titri’ araştırmacı-gazeteci olan komiserleri çağrıştırır oldu…
Madde 63: Ovidius, Tristia adlı eserinde şöyle der: “Ben, dünyanın öteki ucuna sürgün edilmiş muhacir, sözcüklerimle öcümü alacağım.        Sözcüklerim ölümsüz hale gelecek, Doğu’dan Batı’ya kadar…” Tam da Ovidius ’un dediği gibi oldu: Onun sözcükleri öç almasını bildi. Roma İmparatoru tarafından Karadeniz kıyısına sürgün edilmişti Ovidius. Eserleriyle yaşamayı sürdürürken imparatorun imi-timi bilinmez oldu…
Madde 64: “Edebiyatın karla kaplı yamacında, üzerinde yürüdüğün zeminin gerçekten sağlam olduğundan ya da temelde aynı olsa da, yazarların tutumu ve teknikleri mevsimden mevsime, kuşaktan kuşağa değişmektedir” der Şair Salih Bolat. Bir şairden öte, edebiyat kuramı, drama, sinema vd. disiplinlerde de eser veren komple bir sanatçıydı Salih Bolat. Onu 13 Şubat 2022’de corona illetinden kaybettik. Bir şiirinde, “Bilmediğin bir yola çıkarsan eğer, sakın vazgeçme; göğü, kırları ve denizi yanına al.”demişti.  Evet, Bolat da aldı yanına göğü, kırları ve denizi. Aldı ve apansız ayrıldı. Gidişiyle daha bir çoraklaştı dünyamız.
Madde 65: Halihazırda tarihte adına rastlanan ilk kadın şair Akadlı Sargon’un kızı Enheduanna’dır. Yapılan kazılardan elde edilen 53 tablette şiirleri yer alır. Enheduanna, Tanrıça İnanna’ya atfettiği lirik şiirleriyle bilinir. Şiirinde şöyle dile gelir Enheduanna: “… Sen taşkın bir selsin dağlardan inen/Ay Tanrıçası İnanna, cennetin ve dünyanın tanrıçası!/ Ateşin kıvılcımlar saçıyor ve sıçrıyor halkımın üzerine./Bir hayvana binmiş hanım,/An sana üstünlük veriyor, kutsal buyruklar;/Ve sen işte böyle davranıyorsun/Bütün büyük ayinlerimizde sen varsın./Ama kim anlayabilir ki seni gerçekten?”
Madde 66: John Berger, “A’dan X’e” adlı eserinde, “Sana iki kere müebbet verdikleri ânda onların zamanına inanmayı bıraktım” der. Aslolan siyasi iktidarların zamanına inanmamaktır! Onların zamanı tahakküm ve boyunduruk kurmaya yarar…
Madde 67: Dostoyevski Budala’nın Prens Mişkin’ini ‘mükemmel’ bir adam portresinde yazmayı planlarken bunu başaramaz. (Dostoyevski Politikasının Sorunları, Funda Çoban, Nika Yay.) Dostoyevski’yi en fazla uğraştıran ve sekiz farklı tarzda yazmasına yol açan bir kitap oldu Budala. Keza Ecinniler’deki Stavrogin karakterini de farklı tarzda işlemek istemişti. Dostoyevski’nin sıkça geçirdiği epilepsi krizleri böylesi değişik taslaklara sebep oldu. Ecinniler’i de yazdığında şiddetli bir atak geçirir. Neticesinde tüm karakterler hafızasından silinir. İlk tasarı son yazdığıyla epilepsi nedeniyle uyuşmaz. Acaba epilepsi hastası olmasaydı okuduğumuz romanlar, nasıl olurdu?
Madde 68: M. Proust, Dostoyevski romanlarının hepsinin “Bir Suçun Hikayesi” başlığı altında toplanmasını önermişti. Dostoyevski yaşarken bunu aklından da geçirmezdi. Lakin Proust’un da haklılık payı vardır. Bence de Budala, Ecenniler, Suç ve Ceza, Ölüler Evinden Anılar, Karamazov Kardeşler, Ev Sahibesi vd. romanlarında suç ve suçlu olma hallerine çokça yer vererek sorgulamada bulunur.
Madde 69: Bir Dûbeytinde (Rubai); “Benim gibi kalbi yanmış pervane yok/Dünyada benim gibi bir divane yok/Her yılan ve karıncanın bir yuvası var/Benim gibi divane için virane yok.” Diyen Baba Tahirê Uryan (Hemedanlı Beyaz Şahin, Baba Tahirê Uryan, Kadri Yıldırım, Avesta Yay.) M.S. 1000’li yıllarda yaşamıştır. Özlü Sözler, Kıta, Gazel ve Divan’ının teşkil eden Dûbeytileri (Rubai) ile tanına Baba Tahirê Uryan kendisinden 70 yıl sonra ölen ‘Ömer Hayyam’ı etkilemiş ve Hayyam’ın kimi Rubailerinin esin kaynağı olmuştur. Baba Tahirê Uryan Kürtçenin Lori lehçesiyle yazmıştır. Döneminde Rind, Kalender ve Derviş olarak nam salan Baba, yaşadığı Hamedan’da ve diğer bölgelerde büyük saygınlık kazanmıştı.
Madde 70: Vahdet-i Vücud (Varlıkların Birliği) ve Vahdet-i Edyân (Dinlerin Birliği) anlayışlarıyla özdeşleşmiş İbn-i Arabi’den en az yüz yıl önce bu anlayışları, Baba Tahirê Uryan da Dubeytilerinde işlemiştir.
Baba Tahirê Uryan’ın Vahdet-i Vücud’a örnek teşkil edecek bir rubaisi şöyledir:
“Sahraya bakıyorum seni görüyorum
Deryaya bakıyorum seni görüyorum
Dağ, bayır, ova; Her nereye baksam
Endamının bir alametini görüyorum.”
 
Keza Vahdet-i Edyân’a ad şu örnek verilebilir:
“Ne mutlu başı elden ayırmayana
Şule gibi kuruyla yaşı ayırmayana
Havra ve Kâbe, puthane ve Kilise
Yarsız saray olduğuna inanmayana
AYHAN KAVAK
Tarsus 2 Nolu T Tipi Hapishanesi A-17
Tarsus/MERSİN
 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...