Düşüncenin Gelişim Aşamaları-3-
insan olan herkesin düşündüğü anlamına gelmiyor, ne yazık ki. Sigmund Freud
insan olan herkesin düşündüğü anlamına gelmiyor, ne yazık ki. Sigmund Freud
Düşüncenin aşamalar şeklinde nasıl değişim ve gelişim gösterdiğini ifade ettikten sonra, bu yapıdan hareketle insanların daha çok hangi temel üzerine düşünerek yaşadıklarını incelemek, düşünce yapılarımızı daha gerçekçi sorgulamamızı sağlamaktadır. Bu düşünce ve uygarlıkların temelini oluşturan Paleolitik, Mezolitik, Neolitik kültür üzerine var olan Sümerler, Tek Tanrılı Dönem ve Modern Kapitalist Uygarlığın tüm ayrıntılarını anlamak, büyük önem arz ediyor.
İnsan ana rahminden itibaren düşünce denen biyolojik mekanizmaya sahip olduğu halde, bunun harekete geçip insan yaşamına bilinçli yön vermesi sosyal, kültürel zenginlik ve nitelikli olmasıyla mümkündür. İnsanın çocukluk ve gençlik dönemlerinde yeterli düşünceye sahip olmayışından hatırlanacağı gibi.
Bu merkezin bölge ve bölümleri başta beyin motoru durumunda olan Beyincik (Serebellum) ve bağlantılı olduğu frontal- ön lob, parietal- yan lob, temporal- şakak lobu ve oksipital- arka lobla birlikte kortekslerden ibarettir. Ancak bilinçle ilgili bilgiler bu kadar kısa ve basit değil. Daha derin ayrıntılarına girildiğinde, onlarca farklı işlev ve görevi yerine getiren kümesel kısımların olduğu bilinmelidir.
Onlara kötü, sert davrandığımızda nasıl bir ruh haline girdiklerini, kendimize veya bir yakınımıza yapılan kötülük karşısında gösterdiğimiz tepkinin, aynısını hayvanlarda gösteriyor.
Bu yanlış günümüzde de devam ediyor. Şayet ifade ettiğimiz yanlışta ısrar edilmeseydi, büyük çaplı kanlı savaş ve düşmanlıklar olmazdı. O gün de bugünde istisna kişilerin dışında, tüm birey, topluluk ve uygarlıklar her zaman kendi yaptıkları her şeyin doğru olduğunu düşünerek hareket etmişlerdir.
Kültürlü emekçi; her şeyden önce kendi ideolojik, inançsal saplantılarını sorgulayandır. Daha ilerisi devlet ve devlete yakın oluşumların yönlendirmesine tenazur etmeden, kendi sınıf dinamiklerine dayanan sendikalaşmayı gerçekleştirmektir. Bunun sonucunda mevcut koşullara göre nasıl bir demokrasi, nasıl yaşamalı? Sorularına yeterli cevabı verip, kişilik çözümlemesi yapacak entelektüelliğe ulaşmaktır da aynı zamanda. İfade edilen niteliklerden uzak şükürcü, ukala, şoven, narsist, paternalist ve sırf sol ideolojik saplantılı emekçilerin vereceği her mücadele, kendi eliyle duvara toslamaktır.
14 Mayıs 2023 ve 28 Mayıs 2023’te gerçekleşen seçim sonuçları, Türkiye toplumunu ve özellikle kendisini sosyalist, sosyal demokrat görenler için tarihsel bir yenilgidir. Bundan sonra sürekli yapıldığı gibi daha geniş örgütlülüğe gideceğiz, yok şunu yapacağız, yok bunu yapacağız deme şansları artık kalmamıştır. İnandıkları felsefelerine eleştirel bakmayı bilmedikleri ya da kabul etmedikleri sürece, aynı çember içinde dönerek kendi kendilerini çürütmekten başka bir işe yaramayacak. Bu değerlendirmenin açılımı özet olarak şu şekilde ifade edilebilir.
Akla gelmeyen büyük bir sürpriz olmadığı sürece, cumhurbaşkanlığı 2. Tur oylamada, sonucun değişmeyeceğini şimdiden ifada edebiliriz. Öz kültürel değer, genel kültür ve kaliteli eğitimden yoksun, sürüleşmiş niteliğe sahip toplumların, bu gerçekliğini değiştirecek uygun siyasi politika geliştirilmediği sürece, kimse farklı sonuç hayal etmemeli. Bir an evvel büyük dersler çıkarılarak, etkisi geçmiş ifade ve argümanlardan bir an evvel vazgeçilmelidir.
Atatürk ilkelerinden Laiklik, İnkılapçılık, Milliyetçilik, Cumhuriyetçilik, Devletçilik ve Halkçılık ucu açık, kimin nasıl baktığına bağlı olmakla birlikte, esas belirleyici olan Atatürk’ün siyasi düşüncesinin ne olduğudur. Atatürk Avrupa benzeri çağdaş yaşamı ifade etmiş olsa da bunun, hangi temel felsefe ile gerçekleşeceği hakkında en ufak bir açıklaması ya da söylevi bulunmuyor. Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda yapılan anayasa ve devamındakiler, altı ok mantığına dayanan ırkçı, tekçi sağ kafatasçılıktır. Atatürk’ün sola ve komünizme karşı olduğunu tüm dünya biliyor.