ANNELER GÜNÜ
Artık kâbusunu bile seviyordu gecenin, günün aydınlığına ve arkadaş seslerinin sokaklardaki kalabalığına yeğliyordu.
Bir de, her sabah yastığındaki ıslaklığı annesinden saklamayı, diğer yastıkların ıslaklığını görünce terk etmişti.
Köylülere dışkı yedirildiği, satırlarla gün ortasında insanların doğrandığı zamanlarda, babasını da almışlardı beyaz renkli "Reno"ya bir akşamüstü. Azad henüz yoktu.
Haftalarca haber alınmamıştı babadan, neden sonra görkemini yitirmiş içi boş bir kesekâğıdı gibi fırlatmış atmışlardı evlerinin sokağına, aynı arabadan.
“Her yaş kendisine özgü güzelliklere sahiptir,” diye düşünsem de kendimi ikna edemedim. Yaşlılığa doğru koşar adımlarla yürüyordum. Daha doğrusu öyle hissediyordum kendimi. Ölümden korkmuyordum, ama yaşlılık beni dehşete düşürüyordu. Yapayalnız mı kalacaktım? Çocuklarım, ihtiyar yurduna beni gönderip orada unutabilirlerdi pekâlâ. Her gün onlarca örneğini duyuyor ve televizyonda izliyordum. Çocuklar, hiç acımadan anne ve babalarını sokağa bile atabiliyorlardı. İhtiyarlamamak için yaşımı dondurmak istiyordum. Hâlbuki küçükken, yılların çabucak geçmesini ne kadar da çok istemiştim.
1 Eylül Barış Günü