Necmettin Yalçınkaya/ Mendil Sen Kokuyordu ve 12 Eylül’de de Çok Güldük Netekim! Anamdan İnciler“

Keje Elif Orhan kullanıcısının resmi
Ve “Mendil Sen Kokuyordu.“ İnsan yaşamında çeşitli badireler, engebe, iniş ve çıkışlar vardır. Ve tüm bunlarla birlikte devrimcilerin hayatı kat be kat fırtınalarla dopdolu.

 
Şunu da biliyoruz ki; yaşamı güzelleştiren onların o inanılmaz insan-doğa sevgisi, emek ve dirençleridir.
Devrimcilerin olmadığı dönemler; kirlilikler, acımasızlıklar, insan değerinin sıfıra indiği bilinir.
Gaddarlık ve karanlığın boy verdiği iktidarlar var olup bir avuç emeksiz kişilere hizmet etmiş. Denetimine girmiş olduğu açıktır.
Hepimiz kendi toplumumuzda bunun şahidi olmuş nesiliz de artık.
 
Devrimci olmak bir yaşam-düşünce biçimi.
Ateşten gömlek.
İnsan olmanın adresi ve tercihi.
 
Elimde iki öykü kitabı var.
Sevgili Necmettin Yalçınkaya’nın  “Mendil Sen Kokuyordu ve 12 Eylül’de de Çok Güldük Netekim! Anamdan İnciler“
İlk öykü kitabını yakın zamanda vefat eden annesine adamış. 
Giriş kısmında annesinin bir fotosu ve onunla ilgili anıları. Buruk, içli, gülümseten… Hoş bir tat veriyor.
Yani hayatın içinde annesiyle yaşadıkları. Anılar zinciri  öyküler olarak dizilmiş kitaba.
Bir kadın. Bir anne öncelikle. Onun hayata kendi emeğiyle tutunurken gerektiğinde hakkını, hukukunu korumak için dominant olduğu kadar, yüzlerde sıcacık bir tebessüm de bıraktığını okuyoruz. İnce bir hüzün, acımsı anılar ve bazen güldürüyor.
Beni en çok etkileyen yazar zindandayken annesinin ziyareti.
Okuyan gözyaşlarını tutamıyor.
12 Eylül cunta döneminde yasaklarla örülü zindanda olan oğluna ekmek arası köfte götürmek istiyor. Açık görüş esnasında yazarı annesi ve yeğeni ziyaret ediyor. Annenin yüzü gülüyor ve mutlu. Küçük yeğeni elinde sıkıca tuttuğu çeyrek ekmek arasında köfte… Bunu yazar kitabında şöyle anlatmış;
“Yeğenim anamdan kopup yanıma geldi, kucağıma oturdu. Elindeki ekmeği bana vererek:
Amca bu senin." dedi.
Anlayamamıştım. "Sen yemelisin." dedim, "Büyümelisin."
"Amca ben her zaman yiyorum. Sen ye."
Ekmeği aldım... Ekmek mis gibi kokuyordu. Arasında köfte vardı ve köfte de mis gibi kokuyordu.
"Peki, sen neden ağlıyorsun?" diye sordum yeğenime.
Gözyaşlarını silerek güldü:
"Ağlamıyorum ki..."
"Peki, nedir bu gözyaşların?"
Anlatıyor;
İçeriye yiyecek sokmak yasak. Anne torununun eline çeyrek ekmek köfteyi tutuşturup, "Bunu amcana yetiştirmeliyiz." demiş. "Gardiyan elinden almaya kalkarsa, kendini yerlere at, avazın çıktığı kadar bağır, susma ve en önemlisi elindeki köfteyi kaptırma!"
Sonunda başarmışlar işte, sevinçleri bundan.
Oğluna  ekmek arası köfte götürerek örülen yasaklar zincirini kendi yöntemiyle kırıyor, bunun sevincini burukta olsa yaşıyor.
Güzel, dokunaklı ve hayatın içinde anı, sıcacık yaşamları öykü dilinde, biraz da masalımsı anlatmış okuyucuya.
Her bir öyküde özenerek yola çıkmış, gökkuşağı renklerinin uçlarında seyrederek akıyor hayata. Hiçbir öyküsünde umutsuzluğa dair belirti yok. Baş aşağıya gidişe dur diyen direnci aşılıyor ayrıca okuyucuya.
Gerek öykülerinde, gerekse de dost, arkadaşlarına yaklaşımı insanı, sahiplenme ve değer biçiyor.
Mütevazı kişiliğiyle insana, doğruya inanması ve onun en belirgin özelliği olduğunu da öykülerinde görüyoruz. Aranılan dar günün vefalı dostudur ayrıca gerçek yaşamda...
Güzel, insan yaşamında kesintilerle iki güzel öykü kitabı...
Kaybolan değer, emek ve vefasızlığa yazar kendi üslubuyla “Dur“ diyor.
Tat aldığım iki kitap.
Yolu açık olsun.
Nenemin inandığı Xızır’ın güzel dostumu korumasını yürekten diliyorum.
Selam ve sevgiler güzel dostuma.

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...