İğneyle Kuyu Kazmak Gibi Zor Ama Heyecan Verici Bir Çalışmaydı !

Adil Okay kullanıcısının resmi
“Virüs, kara kargalar, tabut gibi bir çatı... Her şeyin ölümü hatırlattığı bir ortam... Bu sabah da korona günlerine uyandım. Gözümü tavana dikip bir süre öylece baktım. F Tipi hapishanelerin tavanları niçindir bilinmez ama tabut kapağı şeklinde yapılmış. (…) Yaklaşık 20 senedir, aşağı yukarı aynı ritimde yaşadığınızı düşünün. Korona virüs de bu tabloya eklenince Mart Ayından beri tecrit biraz daha koyulaştı. 20 yıl içinde can bedeli ne kazandıysak hemen hepsini süpürdü. “ (Erol Zavar. Bolu F Tipi Hapishane)

 
***
 
15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen “Olağanüstü Hal” sürecinde (c)ezaevlerinde başlayan keyfi uygulamalar ve akılla mantıkla açıklanamayacak eziyet biçimleri OHAL’in kalkmasından sonra da tamamen sona ermemiş, birçok hak gaspı tutsak şair Erol Zavar’ın yukarıda bir bölümünü aktardığım mektubunda betimlediği gibi kalıcı hale gelmişti. Tecrit ağırlaştırılmış, kitaplarımız gibi mektuplarımız da ya çok geç verilmeye ya da kaybolmaya başlamıştı.
 
İşte bu süreçte, “Özgürlüğün Sesi” adını verdiğimiz bu projeyi redfotoğraf grubuyla birlikte hazırlamak için metin istediğimiz mektupların bazıları mahpuslara ulaşamadan kayboldu, ulaşanlara verilen yanıtların birçoğunu da kimliği bilinmeyen virüsler yok etti. Yanıt alamadığımız tutsaklara faks çektik. Bazılarının aile bireylerine ulaşıp mesaj ilettik. Görülmüştür Kolektifi’nden arkadaşlarımız aylarca postane kapılarında kuyruklarda bekledi. Ve nihayet bir yıllık uğraştan sonra Redfotoğraf Grubu’ndan, Görülmüştür Kolektifi’nden ve tutsak yakınlarından bir grubun özverili, sabırlı çalışması sonuç verdi. 50 Tutsağın daha önce yayınlanmamış, özgün Özgürlük betimlemesini bir araya getirdik. Özgürlüğün Sesi adlı bu sergiye / kitaba katkı sunan mahpuslar; 10, 20, 30 yıldır zindanda olmalarına rağmen yaşama ve özgürlüğe dair umutlu olduklarını şiir, aforizma, deneme ya da minimal öykü ile haykırdılar. Mahpuslardan gelen, “Özgürlük” kavramını yeni boyutlara taşıyan, bu güne kadar duymadığımız, okumadığımız imgelerle taçlandıran şiir ve metinler bizde hayranlık uyandırdı.
 
Redfotoğraf grubundan Fotoğrafçı arkadaşlarımız da tutsakların imgelerini -kendi özgürlük düşlerini de katarak- anda durdurdular. Böylelikle Özgürlüğün Sesi adlı sergimizi -pandeminin ve siyasi iktidarın yarattığı karanlığa rağmen- İstanbul’da Karşı Sanat’ın desteğiyle açtık. Akabinde sergimizi yine kolektif bir çaba sonucu aynı adla kitaplaştırdık.
 
Sergimizin İstanbul’da küratörlüğünü üstlenen Ezgi Bakçay’ın dediği gibi: “Bu çalışmanın amacı içeridekilere moral vermekten çok, dışarısı ve içerisi arasındaki politik sürekliliği göstermek. İçeridekilerin hürriyet mücadelesinin dışarıdakilere gündelik hayatlarında yaşadıkları “denetimli serbestliği” hatırlatmış olması. Bir not düşmek isterim. Şimdiye kadar sanat alanında bu kadar çok gezilen bir sergi görmedim. İnanılmaz bir izleyici ilgisi var. Bu ilgi, konunun ne kadar çok insanın hayatına dokunduğunu kanıtlıyor. İnsanlar bir duygu yoğunluğu ile sanki sözcüklerin arasında yakınlarını arar gibi geziyorlar sergiyi. Serginin etkisinin bir çeşit kavuşma hissi olduğunu düşünüyorum...”
 
 
Ancak 2020 yılı itibariyle, siyasiler kapsam dışı bırakılarak yapılan “infaz affı”na rağmen hapishanelerde sayıları her geçen gün artan tutuklu ve hükümlü arasında bu projeye katılmak isteyecek, özgürlük imgesini çoğaltacak binlerce mahpus daha olduğunu unutmuyoruz.
 
Korkut Akın’ın altını çizdiği gibi: “Hapishanelere tıkılan gencecik insanlar düşlerini büyütüyorlar azim ve sabırla. Umutlarını üzmüyorlar. Bir gün başlarını kesintisiz masmavi gökyüzüne çevirip, birlikte ağız dolusu güleceklerine inanıyorlar. 50 fotoğraf 50 düşü taşıyor. 50 düş 50 fotoğrafta yaşıyor. Siz de bu kitabın sayfaları arasında gezinerek o özgür dünya düşünü hayata geçirebilirsiniz. Kolay değil düşleri kaleme almak, kolay değil o düşleri görüntülemek. Kolay değil düşler için dört duvar arasına konulmak. Onların başardığı zoru siz de ‘Özgürlüğün Sesi’nde görebilirsiniz.”
 
Okurlara çağrı yapıyoruz:
Şimdi sıra sizde!
Bu görsel – imgesel şölene katılın.
Hapishanelerin kırk kilidini kıran bu sesleri dinleyin.
Sesinizi bu seslere katın, özgürlük taleplerinin duyulmasını sağlayın.
 
Adil Okay
Ekim 2020
okayadil@hotmail.com
www.gorulmustur.org
 
Künye:
Özgürlüğün Sesi, 50 Mahpus 50 Fotoğrafçı, Ütopya Yayınevi, Ankara, Ekim 2020.

 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...