Türkçede ismin beş farklı hâli vardır:
Hâl ekleri büyük ve küçük ünlü uyumuna göre "i" yerine "ı" veya "u" ile "e" yerine "a" harfi ile oluşturulacak şekilde değişirler.
Hâl ekleri büyük ve küçük ünlü uyumuna göre "i" yerine "ı" veya "u" ile "e" yerine "a" harfi ile oluşturulacak şekilde değişirler.
Bu tür birkaç alıntıda, söz başında veya iki ünsüz arasında bir ünlü türemiştir. Bu ünlü söylenişte de yazılışta da gösterilir: iskarpin, iskele, iskelet, istasyon, istatistik, kulüp vb.
2. İçinde yan yana iki veya daha fazla ünsüz bulunan Batı kökenli alıntılar, ünsüzler arasına ünlü konmadan yazılır: alafranga, apartman, biyografi, elektrik, gangster, kilogram, orkestra, paragraf, telgraf vb.
ile, ünsüzle biten kelimelere bitişik olarak yazıldığında i ünlüsü düşer ve büyük ünlü uyumuna uyar: bulut-la (bulut ile), çiçek-le (çiçek ile), kuş-la (kuş ile) vb.
ile, ünlüyle biten kelimelere bitişik olarak yazıldığında araya y ünsüzü girer ve başındaki i ünlüsü düşer: arkadaşı-y-la (arkadaşı ile), çevre-y-le (çevre ile), sürü-y-le (sürü ile), yapı-y-la (yapı ile) vb.
Bağlaç Olan ki’nin Yazılışı
Bağlaç olan ki ayrı yazılır: bilmem ki, demek ki, kaldı ki vb.
Bakışlarında
Umut devşirdiğim
Yanakları gül kokulu
Gülüşü sıcak mı sıcak
Ama buruk
Minik adımlarla koşan
Ayak izlerinden
Kızıl kan gülleri açan
Gökyüzüne çığlıkları düşen
Zamana dargın
Acımasız devlete küs olan çocuk
Unutamam ben seni unutmam, katiyen unutmam
Misket
Uçurtma bilmeyen
Günlerden beri
Ekmeğe, soğana
Hasret ve muhtaç
Mahzun gözlerinden yaşlar
Sel olup taşan
Elin elime değerken
Beni yakan, kavuran
Tanklardan ürken
Mazlum küçük çocuk
2. Birleşme sırasında kelimelerinden hiçbiri veya ikinci kelimesi anlam değişikliğine uğramayan birleşik kelimeler ayrı yazılır.
Birinci kapı havayı çağırdı
İkinci kapı ateşi çağırdı
Barane ax jî şile, li jorde berf dibare
Rebenê em bimeşin, zû bike dem êvare
Ez gorî gurra min ke, tu car jî fikar meke
Bihar’a me rêda ye, nav de germ û xubare ...
Megirî ,nelorîne paş şevan ronahîye
Em destên hev bigirin lı bom e şanazîye
Tu kewî ez kevirim, vêsa xwen ser min dayne
Ev dilê min birîndar li bot e avahîye
“Her yaş kendisine özgü güzelliklere sahiptir,” diye düşünsem de kendimi ikna edemedim. Yaşlılığa doğru koşar adımlarla yürüyordum. Daha doğrusu öyle hissediyordum kendimi. Ölümden korkmuyordum, ama yaşlılık beni dehşete düşürüyordu. Yapayalnız mı kalacaktım? Çocuklarım, ihtiyar yurduna beni gönderip orada unutabilirlerdi pekâlâ. Her gün onlarca örneğini duyuyor ve televizyonda izliyordum. Çocuklar, hiç acımadan anne ve babalarını sokağa bile atabiliyorlardı. İhtiyarlamamak için yaşımı dondurmak istiyordum. Hâlbuki küçükken, yılların çabucak geçmesini ne kadar da çok istemiştim.